OSB’LERDEN ÇEVREYE KATKI YARIŞI

Sanayi aktörleri OSB’lerin çevresel sorunları asgari düzeye indirme konusunda gayret sarf ettiğini söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, 238 OSB’nin arıtma tesisi yatırımıyla yeşili korumayı sürdürdüğünü dile getirdi. OSB’ler, “atık değil, katkı” sloganıyla yatırımlarına da hız verdi.

05 Haziran 2021 Cumartesi 11:56
OSB’LERDEN ÇEVREYE KATKI YARIŞI

Yaşamın her alanında aktif olarak kullandığımız su, içinde bulunulan yüzyılın en hayati çevresel değeri… Özellikle sanayide suyun verimli kullanımı ve doğa hassasiyetinin artışı, işletmeleri de ekstra önlemler alma yolunda teşvik ediyor. Sanayi gazetesine konuşan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve T. C. İklim Değişikliği Başmüzakerecisi olan Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, konuya Çevre Kanunu, Su Kirliliği ve Kentsel Atık Su Kirliliğinin Kontrolü yönetmelikleri ile sanayi sektörü penceresinden baktı. Son 50 yıldır kamuoyunda su kirliliğinin büyük yankı bulduğunu söyleyen Birpınar, arıtmanın artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu vurguladı. Son 20 yılda atık su arıtma tesisi ve arıtılan atık su miktarında ciddi artış gözlemlendiğini ifade eden Birpınar, “Atık su arıtma tesis sayısının 9 kat artışla 145’ten 1.170’e çıkarılırken, bu tesisler vasıtasıyla atık su hizmeti verilen belediye nüfusu da 2,5 kat artışla yüzde 35'ten 89’a ulaştı” diye konuştu. Sanayileşme kaynaklı çevre sorunlarının OSB’ler vasıtasıyla çözülmekte olduğunu vurgulayan Birpınar, aktif olan 238 OSB’nin 106’sında bu tesislerin kurulu olduğunu dile getirdi.

23 OSB PROJELENİYOR

Atık suyun arıtımının zor olduğu zeytincilik ve zeytinyağı ile tekstil sektörü özelinde de ilave tedbirlerin alınabileceği üretim tekniklerinde düzenlemelerin yolda olduğunu söyleyen M. Emin Birpınar, OSB’lerin arıtma faaliyetlerine parantez açtı. Çevre dostu kontrollü sanayileşmede OSB’lerin büyük katkısı olduğunu söyleyen Birpınar, “OSB’ler belli süreler içinde tesis kurmak ve işletmekle yükümlüdür. Bu altyapının tamamlanması ve bilgilerin sisteme girilmesi gerekir. Faal olan 238 OSB’nin 106’sında AAT mevcut. 57 adedi atık sularını belediye kanalına veriyor. 23 OSB’nin AAT ile alakalı proje, inşaat ve ihale süreçleri devam ediyor. AAT’ı bulunmayan OSB sayısı ise 53. AAT’ı olmayan bu OSB’lerin AAT kuramamalarının en önemli nedeni, doluluk oranlarının yeterli olmaması. Ancak AAT’ı bulunmayan OSB’lerdeki tesisler, kendi arıtma tesislerini kurmak ve işletmekle yükümlü” şeklinde konuştu.

SAİS, 7/24 GÖZLÜYOR

Arıtma tesisinin kurulması kadar etkili bir şekilde işletilmesinin de önem taşıdığını söyleyen Birpınar, en büyük giderin enerji sarfiyatları olduğunu söyledi. Bakanlıkça 2011’den bu yana AAT kuran ve mevzuata uygun işleten tesislere, arıtmada kullandıkları elektrik enerjisi giderlerinin yüzde 50’sinin geri ödendiğini söyleyen Birpınar, “Son yıllık süre zarfında yaklaşık 606 milyon TL’lik geri ödeme yapılarak çevrenin korunmasına büyük katkı sunuldu. Sanayi tesislerinden kaynaklanan kirletici parametrelerini tesis çıkışında ve alıcı ortamda izlenmesi konularına da ayrıca önem veriyoruz. Sürekli Atık Su İzleme Sistemleri (SAİS) Tebliği kapsamında, kurulu kapasitesi 10 bin metreküp/gün ve üzerinde olan ülke genelinde 308 AAT’ye ait çıkış suları SAİS istasyonları ile 7/24 izleniyor ve veriler Bakanlığın Merkezi Veri Tabanına aktarılıyor” açıklamasını yaptı.

“SİM” VE “EKİP” FAAL

SAİS kapsamında toplamda izlenen 308 tesisten 23’ünün OSB’lere, 29’unun endüstriyel atık su arıtma tesislerine geri kalan 256’sının ise belediyelere ait atık su arıtma tesisleri ile soğutma sularından oluştuğunu ifade eden Birpınar, “OSB’lerden yaklaşık günde 53 bin 304 metreküp, diğer endüstriyel atık su arıtma tesislerinden günde 68 bin 488 metreküp atık su, belediye AAT’lerinden günde 1 milyon 113 bin 451 metreküp ve soğutma suyu olarak günde 1 milyon 464 bin 242 metreküp atık suyu SAİS ile izliyoruz. Toplamda ise günde 2,7 milyon metreküp atık su anlık olarak takip ediliyor, ki bu oran günlük oluşan atık suyun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. Son mevzuat değişikliği ile kurulu kapasitesi 5 bin metreküp/gün ve üzerinde olan tesisler için de SAİS zorunluluğu getirmiş ve bu tesislere 2 yıllık geçiş süreci tanımış bulunuyoruz” açıklamalarında bulundu. SAİS verilerinin yanı sıra izlenen havza, deniz, hava gibi alıcı ortam izleme verileri ile sürekli emisyon ölçüm sistemlerinden alınan çevresel izleme verilerinin etkin yönetiminin sağlanması, erken uyarı sistemleri oluşturulması, veriye dayalı politikalar üretilmesi, karar mekanizmalarına, mali destek ve teşviklere yön verilmesi kapsamında Sürekli İzleme Merkezi (SİM) kurulduğunu söyleyen Birpınar, “Havza bazında kirliliğin önlenmesi Evsel ve Endüstriyel Kirlilik İzleme Programıyla (EKİP) yürütülüyor, her yıl uygulanan program ile Ergene, Gediz, Küçük Menderes, Bakırçay, Sakarya ve Susurluk Havzasında ve Kahramanmaraş Aksu Çayında düzenli kirlilik izleme çalışmaları, Mobil Su ve Atık Su Laboratuvarı ve Çevre Referans Laboratuvarınca gerçekleştiriliyor” dedi.

SUYU “TEMİZ” YÖNETMEK

Avrupa Birliği çevre mevzuatı bileşenlerinden biri olan Endüstriyel Emisyonlar Direktifi (EED) kapsamında; sanayi kaynaklı kirliliğin en aza indirilmesi adına önemli kazanımlar sağlayan “Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği”nin Bakanlıkça etkin olarak uygulandığını vurgulayan Birpınar, “EED kapsamında yer alan 33 sektörden bugüne kadar 9 sektörde çalışmaları tamamladık, 5 sektördeki çalışmalar ise devam ediyor. Ayrıca, bölge ve tesis özelinde uygulamalara güzel bir örnek olarak 2019’da Gaziantep OSB arıtılmış atık suların tarımsal sulamada kullanılabilmesi için, Gebze Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri ile çalışma yapılmış, yapılan çalışmaların sonunda tekstil sektörünün ağırlıklı olarak yer aldığı OSB’de temiz üretim teknikleri kullanılarak iletkenlik ve renk giderimi ile arıtılmış atık suyun yeniden kullanılabileceği belirlenmiştir. Tesis bazında yapılması gereken ilave üniteler için prototip geliştirme çalışmalarımız devam ediyor” bilgisini verdi. Münferit sanayi tesislerinden kaynaklanan su kirliliğinin önlenmesi amacıyla ortak arıtma tesisinin kurulması ve işletilmesine yönelik kooperatif kurulmasına ilişkin düzenlemenin Çevre Kanunu’nda yapılmış olup münferit sanayilerin bir araya gelerek Atık Su Altyapı Kooperatifi kurulması ve kurumsal yapısının şekillendirilmesi noktasında da Bakanlıkça desteklendiğini ifade eden Birpınar, “Kahramanmaraş Aksu Çayı havzasında kurulu bulunan işletmelerin atık su altyapı kooperatifinin kurulması ile ilgili teknik destekler buna bir örnektir” ifadelerini kullandı.
 

2030’DA HEDEF BÜYÜYOR

Temiz suyu her yerde kullanmanın doğru olmayacağını söyleyen Birpınar, son olarak şöyle konuştu: “Ki bunu Birleşmiş Milletler bundan 60 yıl önce, 1958’de aldığı bir kararla açıkladı. Anılan Kararda, “fazlası bulunmadıkça iyi kaliteli suların, daha düşük kalitedeki suların yeterli olduğu amaçlar için kullanılmaması” gerektiği ifade ediliyor. Örneğin; park ve bahçe sulamasında çok kaliteli suya ihtiyacınız olmaz. Yine, sanayide, enerji üretim tesislerinde soğutma suyu için çok kaliteli suya ihtiyacınız olmaz. Böyle durumlarda kaliteli suları değil, nispeten daha az kaliteli suları kullanmak, su kaynaklarımızı koruyacak adımlar olur. Aksi takdirde, her faaliyet alanında içme suyu kullanılması halinde ise israf yapılmış olunur ki bunun da ciddi bir maliyeti, ekonomik değeri, parasal karşılığı var. Bakanlığımızca bu itibarla bir mevzuat hazırlanarak uygulama konuldu. Atık Su Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği olarak anılan düzenleme çerçevesinde arıtılmış atık suyun yeniden kullanım oranı 2020 yılı sonu itibariyle yüzde 3,2’ye yükseltilmiştir. Bu değer turizm cenneti Antalya ilimizin bir yıllık su toplam su ihtiyacına eşdeğer bir miktar olarak karşımıza çıkıyor. Bakanlığımız stratejik hedefleri doğrultusunda 2023 yılı sonu itibariyle bu oranın yüzde 5, 2030 yılında ise bu değerin yüzde 15 seviyesine çıkarılmasını hedefliyoruz.”

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.